İşçi, Askerliğini Bedelli Şekilde Yapmak Suretiyle İş Sözleşmesini Haklı Şekilde Feshedebilir mi? ve Kıdem Tazminatına Hak Kazanır mı?
İşçi muvazzaf askerlik hizmetini yapmak için işinden ayrılmak zorundadır. Bedelli askerlikle ilgili düzenlemede işçinin ücretsiz izinli sayılacağı belirtilmiştir. Ancak 7146 sayılı kanunun 2/4 maddesi kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı İş Kanunu‟nun 14. maddesinde herhangi bir değişiklik yapmamıştır. Aynı maddenin 4. fıkrasında „„bu madde hükümlerinden yararlananlar temel askerlik eğitim süresince çalıştıkları işyeri, kurum ve kuruluşlar tarafından aylıksız ve ücretsiz izinli sayılırlar‟‟ düzenlemesine yer verilmiştir. 1475 sayılı İş Kanunu‟nun 14/3. Maddesinde muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla iş sözleşmesini fesheden işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı düzenlenmiştir. Bu durumda işçi belirtilen bu hükümden yararlanarak bedelli için dahi olsa iş sözleşmesini feshettiğinde kıdem tazminatı talep hakkına sahiptir.
Devamını OkuAracın Kilometresinin Düşürülmesi Suretiyle Satılması, Nitelikli Dolandırıcılık Suçudur !
Son zamanlarda uygulamada bazı satıcıların, daha çok para kazanmak amacıyla mevcut araçlarının "kilometresini düşürmek suretiyle" satış yaptığı görülmektedir.
Devamını OkuÖzel Güvenlik Görevlilerinin ve Yöneticilerinin, Özel Güvenlik Eğitimlerine Katılımları Sırasında Aldıkları Ücretten Kesinti Yapılır mı?
Özel güvenlik görevlileri ile yöneticilerinin yenileme eğitimleri, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in (Yönetmelik) (RG.: 07.10.2004, S. 25606) “Yenileme Eğitimi” başlıklı 34. maddesinde, “Özel güvenlik görevlileri ile yöneticiler kimlik kartlarının yenilenebilmesi için beş yılda bir yenileme eğitimi alır. Yenileme eğitimi altmış ders saatinden oluşur. Yenileme eğitiminin on ders saati silah bilgisi ve atış dersine ayrılır. Yenileme eğitiminde okutulacak ders konuları ve saatleri Ek-13’de gösterilmiştir. Havalimanı ve deniz limanlarında görevli özel güvenlik görevlilerinin yenileme eğitimi için uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan diğer hükümler saklıdır. Özel güvenlik yenileme eğitimi günlük sekiz saat ve haftada kırksekiz saatten fazla olamaz. Bir ders saati kırk dakikadır ve iki ders arası en az on dakika ara verilir. İhtiyaç halinde aynı ders konusunda ve ikişer dersten fazla olmayacak şekilde blok ders yapılabilir. Yenileme eğitimi, kendi bünyesinde özel güvenlik birimi olup, en az yirmi özel güvenlik görevlisi istihdam edilen yerlerde, yeterli araç-gereç ve materyal ile sınıf ortamı oluşturulması ve il valiliği tarafından yerinde yapılacak incelemede uygun değerlendirilmesi halinde, Ek-13’te belirtilen eğitim müfredatı doğrultusunda fiilen hizmet verilen yerlerde de yapılabilir. Ancak, özel güvenlik şirketlerinden koruma ve/veya güvenlik hizmeti alanlar yerinde yenileme eğitimi yapamazlar. Yenileme eğitimine katılan özel güvenlik görevlileri ile yöneticilerin hizmet ve iş akitleri devam eder, eğitim süresince özlük haklarından yoksun bırakılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Devamını OkuGastronomi Belgesi Nasıl Alınır?
Son yıllarda şehirlerin düzensiz büyümesi ve farklı imar uygulamaları sebebiyle işletmeler, okul gibi işletmelere yakınlıkları sebebiyle alkol ruhsatı almakta sorun çekmektedir. Kanun koyucu, söz konusu mesafeler sebebiyle alkol ruhsatı alamayan işletmeler için "Gastronomi Belgesi" seçeneği sunmuştur. Peki bu belge nedir? ve alınma şartları nedir?
Devamını OkuEminevim Veya Fuzul Ev Gibi Şirketlerle Yapılan Sözleşmeyi Nasıl Feshedip Paranızı Geri Alabilirsiniz?
Devletimiz son yıllarda "Tasarruf Finansman" niteliğindeki şirketin sayısının kontrolsüz şekilde artmış olması ve söz konusu şirketlerden bazılarının, "dolandırıcılık" veya "ponzi" amacı gütmesi karşısında söz konusu şirketlerin, "ticaret hayatlarına" devam edebilmeleri için başta 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu olmak üzere çeşitli mevzuatlarda düzenlemeler yapmıştır. Söz konusu düzenlemeler neticesinde birçok tasarruf finansman şirketi gerekli şartları sağlayamadıkları sebebiyle fesholunmuş ancak geriye birkaç şirket kalmıştır.
Devamını Okuİş Hukukunda Çağrı Üzerine Çalışma-3
İşçi, çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş sözleşmesinde belirledikleri çağrı yöntemine uygun olarak yapılan çağrılar üzerine çalışacaktır. Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, işçi sadece çağrılması gereken süre için ücrete hak kazanır, aksi halde çağrılmayı beklediği süre için kendisine bir ücret ödenmesi söz konusu değildir.
Devamını Okuİş Hukukunda Çağrı Üzerine Çalışma-2
“Çağrı” tek taraflı, karşı tarafa ulaşması gereken, yenilik doğurucu bir irade beyanıdır. Bu irade beyanı ile işçinin iş görme edimi bağlayıcı olarak kesinleştirilmiş olur ve işveren bu şekilde kesinleştirdiği iş görme ediminde ancak işçi ile anlaşarak değişikliğe gidebilir.
Devamını Okuİş Hukukunda Çağrı Üzerine Çalışma-1
Çağrı üzerine çalışma işçinin iş görme edimini sunacağı zaman süresinin önceden kararlaştırıldığı, uzunluğunun belirlendiği ancak dağılımının işveren tarafından işgücü eksiğine göre ayarlandığı çalışma türüdür
Devamını OkuRehin Hukukunda Özel Durumlar
Art rehin, rehinli bir mal veya hak üzerinde tekrar rehin kurulmasını ifade eder. Taşınır rehni kurulması o malın başka alacaklar için teminat olmasına engel değildir.
Devamını OkuÖlüden Organ Naklinin Hukuki Boyutu
Ölü kişilerden organ nakli yapılabilmesi için öncelikli ve temel koşul, vericinin ölüm halinin tespitidir. Ölüm halinin tespitine ilişkin farklı görüşler ortaya atılmıştır. Biyolojik ölüm, dolaşım ve solunumun meydana getirdiği büyük yaşam fonksiyonlarının son bulması ve kalbin son vuruşu ile gerçekleşmiş olacaktır
Devamını OkuYaşayan Kişilerden Organ ve Doku Naklinin Hukuksal Boyutu
Yaşayan kişilerden yapılacak organ nakline ilişkin düzenlemeler, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun’un 5. ve devamı maddeleriyle, Avrupa Biyotıp Sözleşmesi’nin 19. ve devamı maddelerinde yapılmıştır.
Devamını OkuHastanın Tedaviyi Durdurma veya Reddetme Hakkı Var Mıdır?
Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 25. Maddesinde: “Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir. Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatında hasta aleyhine kullanılamaz.” Şeklinde hastanın tedaviyi reddetme ve durdurma hakkını belirtmiştir.
Devamını OkuHekimin Hastayı Ret Hakkı Var Mıdır?
Hastaların hekim seçme hakkından söz edilirken acaba bunun tersinin de geçerli olduğunu söyleyebilir miyiz? Bir başka deyişle hekimler kendilerine başvuran hastalar arasından seçim yapabilme ya da hastayı reddetme hakkına sahip midirler? Hekimin mesleki özerkliğinin bir sonucu olarak hekime özel durumlarda hastayı seçme hakkı tanınmaktadır
Devamını OkuHekimin Hizmetten Çekilme Hakkı Var Mıdır?
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine dayalı olarak yayınlanan Çalışan Güvenliği Genelgesi’nin 6. maddesinde ‘‘hizmetten çekilme’’ düzenlenmiş ve açık bir biçimde hizmetten çekilme hakkı tanınmış, buna ilişkin süreç belirlenmiştir.
Devamını Okuİş Hukukunda Kanun Dışı Grev ve Sonuçları
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu sadece kanuni grevin şartlarını düzenlemiş, bu şartların bulunmaması halinde grevin kanun dışı olacağını belirtmekle yetinmiştir. “Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grev kanun dışıdır”.(SenTis.K.m.58/3).
Devamını OkuAnonim Şirkette Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğunda İspat ve Delil İkame Yükü
İspat yükü, vakıayı kimin ileri sürmüş olduğundan bağımsız olarak o vakıa ile ilgili olarak lehine hak çıkaran tarafa aittir[1](TMK m.6-HMK m.190). Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu kusur sorumluluğuna dayanmaktadır. Eski TTK 338’de bu konuda kusur karinesi kabul edilmiş ve sorumluluk davasının davacılarından biri olan pay sahiplerinin yönetim kurulu üyelerinin kusurunu ispatla yükümlü olmadıkları, sadece doğrudan veya dolaylı zararın varlığını ispatın yeterli olduğu, sorumluluktan kurtulmak isteyen yönetim kurulu üyesinin kusursuzluğunu ispatlamak zorunda olduğu benimsenmişti
Devamını OkuYönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğuna İlişkin Özel Sorumluluk Nedenleri
TTK m.549’a göre yönetim kurulu üyeleri maddede sayılmış olan eylemler nedeniyle pay sahiplerine karşı sorumludur . Zararlar; kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet ihracıyla ilgilidir . Maddede sayılan belgeler ve hukuka aykırılıklar sınırlı sayıda değildir.
Devamını OkuPay Sahiplerinin Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Dava Hakkı
Anonim şirketlerde işlerin kötüye giderek şirketin zarar etmesi gibi sonuçların doğması, ekonomik krize, işletmenin yanlış kurulmuş olmasına, ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü duruma bağlı olabileceği gibi, yönetim kurulunun kötü ve isabetsiz yönetiminden de kaynaklanabilir.
Devamını OkuYönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluğunun Şartları
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ile amaçlanan, zarar verene isnat edilebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararın giderilmesidir. Söz konusu açıdan bakıldığında anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu esas itibariyle tazminat alacağı doğuran diğer hukuki düzenlemelerden çok da bir farklılık göstermemektedir.
Devamını OkuYönetim Kurulu Üyeleri Aleyhine Açılacak Sorumluluk Davalarını Sona Erdiren Sebepler
Arapça kökenli olan ve sözlük anlamı “aklama, temize çıkarma” olan ibra, tüzel kişinin yetkili organının üyelerine karşı, işlemlerin hukuki ve iktisadi açıdan uygun olduğunun bir karar ile beyan etmesi anlamına gelmektedir
Devamını OkuArabuluculukta Gizliliğin Kapsamı
Devlet yargılamasında genel kural, 1982 Anayasası’nın 141. maddesi uyarınca, yargılamanın kamuya açık bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Aleniyet ilkesi olarak kabul edilen bu uygulamanın yapılmasında amaç, keyfiliğin önüne geçmek ve bu suretle kişilerin yargıya olan güvenini sağlamaktır
Devamını OkuArabuluculukta Gizlilik Nasıl Sağlanır?
Arabuluculuk farlı disiplinlerin yakından ilgilendiği bir çözüm yöntemi olmasının yanı sıra son yıllarda kanun koyucuların da üzerinde yoğunlaştığı bir alan haline gelmiştir. Bu alandaki önemli kanunlaşma çalışmaları dikkate alındığında, arabulucunun sır saklama yükümlülüğünün ve arabuluculuk sürecinde ortaya konulan bilgi ve belgelerin gizliliğinin korunmasına ilişkin hükümlerin, bu konudaki düzenlemelerin ağırlık noktasını oluşturduğu tespit edilmektedir
Devamını OkuArabulucunun Sır Saklama Yükümlülüğü
Sır sahibi kişinin, bir hususun sır olarak saklanması konusunda iradesinin olmasının yanında söz konusu iradesini tutum ve davranışlarıyla dış dünyaya yansıtması gerekmektedir. Söz konusu kural, arabuluculuk yönteminin tarafları için de geçerlidir. Bilgiyi paylaşan ya da karşı tarafın bilgisine sunan tarafın, bu hususun gizli kalması yönünde iradesi ya da tutumu yoksa zaten sır saklama ya da gizli tutma yükümlülüğü de bir anlam ifade etmeyecektir
Devamını OkuArabuluculukta Gizlilik İlkesinin İstisnaları
Arabuluculuk müzakere süreci esnek yapıda olup, tarafların iradelerine daha çok önem verildiği için, tarafları iradeleri ile gizlilik ilkesinin sınırlarını da belirleyebilmektedirler. Bu noktada gizlilik ilkesi kapsamında ifade edilen temel kaideler mutlak nitelikte olmayıp, taraflarca aksi sözleşme kapsamında değiştirilebilir. Bu sınırlar 3 ana başlık altında değerlendirilebilir. Bunlar uyuşmazlık taraflarının rızası, müzakere sonucu ortaya çıkan anlaşma metnin icra edilebilirliği ve suçu bildirme yükümlülüğüdür
Devamını Okuİstihkak Davasında İspat
İstihkak davasının taraflar arasındaki menfaatler dengesine en uygun şekilde sonuçlandırılabilmesi, bu dava için kabul edilecek ispat kurallarına bağlıdır. Buna göre alacaklı, istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi ile borçlu arasındaki ilişkilere yabancıdır. Dolayısıyla alacaklı istihkak davasında ispat açısından korunmaz ise onun borçlu ile üçüncü kişi arasındaki hileli (muvazaalı) anlaşmaları ispat etmesi imkânsız olacak ve üçüncü kişilerin haklı menfaatlerini korumak için kabul edilmiş olan bu dava, kötüniyetli borçlular tarafından alacaklılardan mal kaçırmak için bir araç olarak kullanılabilecektir
Devamını Oku“Organik Bağ” ve “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması” Kavramlarının İstihkak Davası Bakımından Önemi Nedir?
Borcunu ödemeyen bir borçluya karşı alacaklı, ancak Devletin cebri icra organlarına başvurarak alacağını elde edebilir. Cebri icra organları da ancak borçluya ait olan malvarlığı değerlerini haczederek ve bunları paraya çevirerek alacaklının alacağının tahsili yoluna gidebilir. İcra hukuku alanında geçerli olan en önemli ilkelerden biri de, cebri icranın ancak borçlunun malvarlığı üzerinde meydana gelebileceğidir. Bununla birlikte, alacaklının alacağının tahsili amacıyla, borçlu dışında üçüncü kişilerin malvarlığı değerleri de haczedilerek cebri icranı kapsamı içine çekilmiş olabilir. İşte böyle bir durumda, malvarlığı değerlerine yönelik cebri müdahaleyi bertaraf etmek amacıyla, üçüncü kişilere, gerekli hukuki çarelerin tanınması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkar. İcra ve İflas Kanunu’muz bu amaca yönelik olmak üzere 96-99’uncu maddeleri arasında “istihkak davasını” düzenlenmiş bulunmaktadır. Böylece üçüncü kişiler, takip alacağını karşılamakla sorumlu tutulamayacak mal ve haklarına yönelik cebri müdahaleye karşı bu davayı açarak, söz konusu mal ve haklarını icranın kapsamı dışına çıkarabilecek, bunların, başkasının boru için paraya çevrilmesine engel olabileceklerdir. Bu açıdan bakıldığında istihkak davası önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir.
Devamını Okuİşletmenin Devri” Kavramının İstihkak Davası Bakımından Önemi Nedir?
Borcunu ödemeyen bir borçluya karşı alacaklı, ancak Devletin cebri icra organlarına başvurarak alacağını elde edebilir. Cebri icra organları da ancak borçluya ait olan malvarlığı değerlerini haczederek ve bunları paraya çevirerek alacaklının alacağının tahsili yoluna gidebilir. İcra hukuku alanında geçerli olan en önemli ilkelerden biri de, cebri icranın ancak borçlunun malvarlığı üzerinde meydana gelebileceğidir. Bununla birlikte, alacaklının alacağının tahsili amacıyla, borçlu dışında üçüncü kişilerin malvarlığı değerleri de haczedilerek cebri icranı kapsamı içine çekilmiş olabilir. İşte böyle bir durumda, malvarlığı değerlerine yönelik cebri müdahaleyi bertaraf etmek amacıyla, üçüncü kişilere, gerekli hukuki çarelerin tanınması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkar. İcra ve İflas Kanunu’muz bu amaca yönelik olmak üzere 96-99’uncu maddeleri arasında “istihkak davasını” düzenlenmiş bulunmaktadır. Böylece üçüncü kişiler, takip alacağını karşılamakla sorumlu tutulamayacak mal ve haklarına yönelik cebri müdahaleye karşı bu davayı açarak, söz konusu mal ve haklarını icranın kapsamı dışına çıkarabilecek, bunların, başkasının boru için paraya çevrilmesine engel olabileceklerdir. Bu açıdan bakıldığında istihkak davası önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir.
Devamını OkuPay Sahipleri Anonim Şirketten Borç Alabilir mi?
Pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağı, Türk Ticaret Kanunu’nun 358. maddesinde “Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz” şeklinde düzenlenmiştir.
Devamını Okuİş Hukukunda Kıdem Tazminatına Hak Kazanabilmenin Koşulları
İşçinin aynı işyerinde veya aynı işverenin değişik işyerlerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir. Bir yıllık sürenin başlangıcı işçinin fiilen işe başladığı tarihtir. Deneme süresi varsa, bunun başlangıcından itibaren hesaplanır, bu süre hariç tutulmaz. Bir yılın doldurulması yeterlidir, aşılması aranmaz. Kıdem süresinin hesabında takvim yılı esas alınır, tatil ve izin günleri hariç tutulmaz. Grev veya lokavt süresince iş sözleşmeleri askıda olan işçilerin süreleri kıdem tazminatının hesabında dikkate alınamaz.(TİSGLK m.42/5) kısmi çalışan işçilerin kıdem hesabında, fiilen çalışılan günler toplanıp 365’e bölünerek hesaplanmalıdır.
Devamını Okuİş Hukukunda Kısmi Süreli Çalışma Kapsamında İşçilik Alacakları
Kısmi süreli iş sözleşmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. İş Kanunu m.13/1’de “İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır
Devamını Okuİş Hukukunda Telafi Çalışması
Telafi çalışması İş Kanununun 64. maddesinde, öngörülen nedenlerle yerine getirilemeyen çalışmanın daha sonra ifa edilmesi şeklinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de çalışılmayan sürenin sonradan telafisinden söz edilmiştir[1]. Aynı maddde telafi çalışması yaptırılabilecek haller gösterilmiştir. Bunlar, “zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi” halleridir.
Devamını OkuLLC. Establishment in Turkey
In particular today, the procedure for a foreign real person to establish a company in Turkey has been so easy that it is possible to obtain a tax number within minutes via the internet. To do this, it is sufficient for the stranger to enter personal information through the interactive tax office and receive a foreign tax number within minutes
Devamını OkuKamu Görevlilerinin “İş Bırakma Eylemi”nin Yargı Kararlarında Ele Alınması
“Kamu görevlisi” kavramının, 1982 Anayasamızın 128. maddesinin “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” şeklindeki düzenlemesinden hareketle temel olarak memurlar ve diğer kamu görevlilerinden oluştuğu ifade edilebilir
Devamını OkuAnonim Şirket Pay Sahibine Borçlanabilir mi?
Anonim şirketlerin zaman zaman gerek ticarȋ ilişki içerisinde bulundukları diğer şirketlerin basiretli bir şekilde davranamayıp kendi üzerlerine düşen borçları îfâ etmede temerrüde düşmeleri ve ülkenin kırılgan ekonomisi sonucu öngörülemeyen ticarȋ krizlerin yaşanması gerekse de şirketin kendi içerisindeki tıpkı çalışma konumuz olan 358. maddeye aykırı borçlanmalar gibi hukuka aykırı işlemler dolayısıyla pay sahiplerinin nakit ihtiyaçlarının çıkması muhtemeldir. Bu tip durumlarda şirketin, Türk Ticaret Kanununun 456. vd. maddeleri uyarınca iç veya dış kaynaklardan sermaye artımı yaparak veya 6361 sayılı Kanun uyarınca katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları ile finansal kiralama şirketlerinden finansal kiralama şeklinde ve ivaz karşılığında nakit ihtiyacını karşılaması mümkündür. Söz konusu nakit ihtiyacının giderim yolları yanında pay sahibi de belirli şartlar altında anonim şirkete nakit şeklinde borç vermesi mümkündü
Devamını Okuİş Hukukunda Belirli Süreli Sözleşmeler
4857 sayılı İş Kanununa göre, “Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir” (İK m.11/I). Belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını da içeren bu tanımla, önceki kanun döneminin aksine, belirli süreli iş sözleşmeleri yasal bir tanıma kavuşmuştur
Devamını OkuAnonim Şirketlerde Özel Denetim
Özel denetim isteme hakkı, pay sahibinin pay sahipliğinden doğan haklarını etkin bir şekilde kullanabilmesi bakımından öngörülmüş bir haktır. Kurumun amacı, pay sahiplerinin başta oy hakkı olmak üzere, paya ilişkin haklarını daha bilinçli kullanabilmelerini sağlamak olup özel denetim isteme hakkı, Türk Ticaret Kanunu’nun 438. ila 444. maddeleri arasında düzenlenmiştir
Devamını OkuPay Sahibinin Sermaye Koyma Borcunun İfa Edilmemesi ve Sonuçları
Pay sahibinin sermaye koyma borcunu îfa etmemesi halinde ortaklığın söz konusu borcun ifasını talep etmesi ve kanunun öngörmüş olduğu diğer imkânlardan faydalanılmasının bir hak olduğu kadar, ortaklık açısından bir yükümlülük niteliği taşıdığı da görülür. Pay sahibinin sermaye koyma borcunu îfa etmemesinin hüküm ve sonuçlarının ortaya çıkabilmesi için öncelikle pay sahibinin söz konusu borcu ifada temerrüde düşmüş veya düşürülmüş olması gerekmektedir.
Devamını OkuTaşıma Sözleşmesine Aykırılık İddiasına Dayalı Cezai Şart İstemi Üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı İncelemesi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına konu olan uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan taşıma sözleşmesinde asıl taşıyıcının üstlendiği kişileri taşıyan alt taşıyıcının sözleşmenin bitiminden itibaren iki yıl süre ile taşıyamayacağını, aksi halde 10.000 TL ceza koşulu ödeyeceği yönünde yapılan sözleşmenin feshi sonrası, asıl taşıyıcının, alt taşıyıcının sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasıyla ceza koşulu olan 10.000TL’yi alt taşıyıcıdan tahsili için dava açmasından ibarettir.
Devamını OkuAnonim Şirketlerde Pay Sahibinin Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı” başlıklı 437. maddesinde düzenlenmiş olan pay sahiplerinin bilgi edinme ve inceleme hakkı, anonim şirketlere hakim olan mülkiyet-kontrol ayrımı sonucunda pay sahiplerinin mahrum
Devamını Okuİş Hukukunda Fazla Çalışma
Çalışma süresi, 22/5/2003 tarihli, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesi, Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır.
Devamını OkuTüketici Kredilerinde Erken Ödeme
Son günlerde çeşitli gazete ve haber sitelerinde “Kredisini erken ödeyene ceza kesilemeyecek”, Kredisini erken ödeyene ceza kesilemeyecek”, Konut Kredisini Erken Ödeyenler Dikkat!” şeklindeki başlıklarda herhangi bir bankadan “konut kredisi” adı altında kredi çekip vadesinden önce yapılandırma suretiyle erken ödeme talebinde bulunan kişilere artık erken ödemeden doğan tazminat kapsamında ücret alınmayacağı şeklinde haberler yer almaktadır.
Devamını OkuAnonim Şirkette Sermaye Borcunda Temerrüdün Özel Sonucu: Iskat
Kanun koyucu, pay sahibinin sermaye taahhüdünden kaynaklanan borcunun zamanında yerine getirilmemesi halinde uygulanacak genel hükümler haricinde özel bir yaptırım öngörmek suretiyle, esas sermayenin fiilen ve eksiksiz bir biçimde oluşabilmesi için etkili bir önlem getirmeyi amaçlamıştır.
Devamını OkuLimited Şirketlerde Adım Adım Tasfiye
Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Böylece şirket sona erecek. Şirket sona erdi, bu dakikadan sonra şirket artık tasfiye aşamasına geçebilecek.
Devamını Oku