Your browser does not support SVG!

blog

Ölüden Organ Naklinin Hukuki Boyutu

ÖLÜDEN ORGAN NAKLİ

A.Koşulları

1.Vericinin Ölümü

Ölü kişilerden organ nakli yapılabilmesi için öncelikli ve temel koşul, vericinin ölüm halinin tespitidir. Ölüm halinin tespitine ilişkin farklı görüşler ortaya atılmıştır.

Biyolojik ölüm, dolaşım ve solunumun meydana getirdiği büyük yaşam fonksiyonlarının son bulması ve kalbin son vuruşu ile gerçekleşmiş olacaktır[1].

Beyin ölümü ise, beyin fonksiyonlarının tamamen durması sonucunda gerçekleşir[2]. Ayrıca beyin ölümünün klinik bulguları, Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği’nin EK-1 kısmında detaylı şekilde belirtilmiştir.

Kanun’un 11. maddesi, bu görüşlerden herhangi birisini tercih etmemiştir. “Bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak tıbbi ölümün gerçekleştiğine, biri nörolog veya nöroşirürjiyen, biri de anesteziyoloji ve reanimasyon veya yoğun bakım uzmanından oluşan iki hekim tarafından kanıta dayalı tıp kurallarına uygun olarak oy birliği ile karar verilir.” ifadesiyle, ölüm anında geçerli olan kanıta dayalı tıp kurallarına atıfta bulunmuştur. Kanun’da uzmanlık alanları yazılı hekimler, ölümün tespit edileceği tarihte tıp biliminin ulaştığı düzeye göre ölüm halinin tespitini yapacaklardır.

Bu hekimlerin arasında Kanun’un 12. maddesine göre, alıcının müdavi (alıcıya bakan) hekimi ile, organ alımı, saklanması ve aşılanmasında görev alacak olan hekimler yer alamaz.

Kanun’un 13. maddesine göre ölüm tarihi, saati, ölüm halinin tespiti ve bu tespitin nasıl yapıldığı tutanak altına alınır. Bu tutanak ilgili sağlık kurumunca 10 yıl süre ile saklanmak zorundadır.

2.Ölünün Vasiyeti veya Yakınlarının Rızası

a.Ölünün Vasiyeti veya Muvafakatinin Bulunması

            Müteveffa kimse, ölümünden önce, kendisi öldükten sonra kendisine ait organ ve dokuların alınması için miras hukuku kuralları çerçevesinde vasiyette bulunmuş olabilir. Veya bu isteğini iki tanık huzurunda tutanak altına aldırıp imzalamış olabilir. Bu durumda kişinin ölümünden sonra kendisine ait organların alınmasında Kanun’un 14. maddesine göre bir sakınca bulunmamaktadır.

b.Vasiyet veya Muvafakatin Bulunmaması Hali

Müteveffa, ölümünden sonra kendisinden organ ve doku alınmasına karşı olduğunu belirtmiş ise kendisinden hiçbir şekilde organ ve doku alınamaz.

            Yukarıda açıklandığı gibi bir vasiyet veya muvafakat yok ise, sırasıyla yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası, veya kardeşlerinden birinin, bu da yoksa ölüm anında yanında bulunan yakınlarından herhangi birinin muvafakatiyle ancak organ nakli yapılabilir. Cesedin üzerinde mirasçılarının tasarruf yetkisi yokken, organ nakli için bunların muvafakatinin aranmasını Kanun’un gerekçesi, ölenin yakınlarının cesede karşı olan duygularını ve manevi bağlarını koruma amacı ile açıklamaktadır. Ancak uygulamada ölenin vasiyeti olsa dahi yakınlarının da muvafakati aranmaktadır. Kanaatimizce bu doğru bir uygulama değildir. Zira Kanun’un 14. maddesinin ilk fıkrasının lafzı, ölenin resmî veya yazılı vasiyetnameyle veya iki tanık huzurunda imzaladığı bir tutanakla organ nakline muvafakat etmediği hallerde yakınlarının muvafakatine başvurulmasını aramaktadır. Ayrıca böyle bir tutum, ölenin kendi bedeni üzerindeki haklarını da hiçe sayar niteliktedir.

            Kanun’un 14. maddesinin 4. fıkrasına göre; kaza veya doğal afetler sonucu vücudunun uğradığı ağır harabiyet nedeniyle yaşamı sona ermiş olan bir kişinin yanında yukarıda sayılan kimseleri yoksa, sağlam doku ve organları, tıbbi ölüm halinin alınacak organlara bağlı olmadığı Kanun’un 11. maddesinde belirlenen hekimler kurulunun raporuyla belgelenmek kaydıyla, yaşamı organ ve doku nakline bağlı olan kişilere ve naklinde ivedilik ve tıbbi zorunluluk bulunan durumlarda vasiyet ve rıza aranmaksızın organ ve doku nakli yapılabilir. Bu hallerde, adli otopsi, bu işlemler tamamlandıktan sonra yapılır ve hekimler kurulunun raporu adli muayene ve otopsi tutanağına geçirilir ve evrakına eklenir.

            Yine aynı maddenin 2. fıkrasına göre, kornea gibi ceset üzerinde etki etmeyen organ ve dokuların alınması, aksine vasiyetin ibraz edilmemesi halinde mümkün kılınmıştır. Kanaatimizce hükmün düzenleniş şekli doğrudur. Hekimin aksine vasiyet olmadığını düşünerek, ölüden almış olduğu bu gibi organ ve dokudan dolayı, daha sonradan ölünün kendisinden organ ve doku alınmamasına ilişkin vasiyeti ortaya çıktığında sorumluluğunun doğmasını engellemek amaçlanmıştır.

 

[1] EREM, Sf: 711

[2] EREM, Sf: 711

Yorumlar

İletişime Geçin

İletişim Formu

Adresimiz

Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Konak Mah. Kemeraltı 3. Beyler Sok. Danış İş Hanı K. 4 No: 401 Konak/İzmir

Telefonumuz

0232 239 51 88

Mail Adresimiz

info@izmirlawyer.net