Your browser does not support SVG!

blog

Anonim Şirkette Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğunda İspat ve Delil İkame Yükü

Anonim Şirkette Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğunda İspat ve Delil İkame Yükü

İspat Yükü

İspat yükü, vakıayı kimin ileri sürmüş olduğundan bağımsız olarak o vakıa ile ilgili olarak lehine hak çıkaran tarafa aittir[1](TMK m.6-HMK m.190). Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu kusur sorumluluğuna dayanmaktadır. Eski TTK 338’de bu konuda kusur karinesi kabul edilmiş ve sorumluluk davasının davacılarından biri olan pay sahiplerinin yö­netim kurulu üyelerinin kusurunu ispatla yükümlü olmadıkları, sadece doğrudan veya dolaylı zararın varlığını ispatın yeterli olduğu, sorumluluktan kurtulmak isteyen yönetim kurulu üyesinin kusursuzluğunu ispatlamak zorunda olduğu benimsenmişti[2]. TTK ise, eski Kanun’dan farklı olarak, bir kusur karinesine yer vermemiştir. 6102 sayılı TTK daha yürürlüğe girmeden 6335 sayılı kanunla değişikliğe uğramış ve bu kanunun 41. Maddesiyle, TTK m. 553/I “kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” ifadesi,  madde metninden çıkarılmıştır[3].

Pay sahipleri, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu dava ederken haksız fiil hükümlerine dayanmak zorunda değillerdir. Yönetim kurulu üyelerinin kanun ve esas sözleşmeyle kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmemeleri anonim şirket ile aralarındaki sözleşmenin ihlali sonucunu doğurur[4]. Yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açma hakkına sahip olan pay sahipleri sözleşmeye aykırılık sebeplerine dayanabilir[5]. Pay sahipleri sözleşme hükümlerine dayanacak olsalar dahi TTK m. 553/1 anlamında kusuru ispat yükü davacı pay sahiplerine yüklenilmiştir[6].

Davacı pay sahibi, yönetim kurulu üyesine kusur izafe edilmesinin mümkün olduğunu ispatladığı takdirde, Yönetim kurulu üyesi o işte kendisinden beklenilen özeni yerine getirmiş olduğunu ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir[7]. TTK m. 369 gereğince yönetim kurulu üyesi görevlerini yerine getirirken tedbirli bir yöneticinin özenli davranacağı şekilde davranmalıdır. TTK m. 553’e bakıldığında özen yükümünü, yönetim kurulu üyesinin kontrol alanı ile sınırlamaktadır. Yani genel, soyut bir özen yükümünden ziyade, yönetim kurulu üyelerinin kontrol alanıyla sınırlı özen yükümüne tabi oldukları söylenebilir. Örneğin; Bir bankanın şube müdürünün sorumluluğunu doğurucu eylem ve işlerden, anonim şirketin yönetim kurulu üyesinin sorumluluğu yoluna gidildiğinde, yönetim kurulu üyesi sorumluluk doğurucu işlemin kontrol alanı dışında kaldığını ortaya koyarak sorumluluktan kurtulabilecektir.

Kanun yürürlüğe girmeden yapılmış olan bu tadilat, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu mekanizmasını işletme bakımından oldukça zor bir durum ortaya çıkarmıştır. Şirketin her türlü bilgi ve belgelerine sahip olan yönetim kurulunun kusurunun olmadığını ispat etmesi daha kolayken,  sınırlı haklara sahip olan pay sahipleri açısından, sorumluyu, sorumlu olunacak miktarı ve kusurlu eylemi ortayı koymasını beklemek oldukça zordur. Bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu ortaya koyma bakımından pay sahibinden ispat yükünü tam olarak yerine getirmesini beklemek hakkaniyete uygun değildir.

Delil İkame Yükü

Delil ikamesi, tarafların kendi vakıalarının doğru olduğu veya karşı taraf vakıalarının doğru olmadığı konusunda ispat sonucuna ulaşabilmek için, çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirmiş oldukları usulî bir faaliyettir[8]. Kural olarak ispat yükünü taşıyan kişi soyut delil ikame yükünü de taşır. Somut delil ikame yükü ise hâkimin vakıalar hakkında belli bir derece bilgi sahibi olduğu davalarda delil durumuna göre taraflardan hangisinin delil ikameye davet olunacağına ilişkindir[9]. Pay sahibinin yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarına ilişkin ispat faaliyeti açısından bilgi ve belgeleri kısacası delilleri mahkemeye sunması kolay görünmemektedir. Çünkü çoğunlukla kusurun ispatına yarayacak olan bilgi ve belgeler yönetim kurulunun elinin altında olacaktır.  Pay sahibi öncelikle açacağı sorumluluk davasında yönetim kurulu üyelerinin şirketi zarara uğratmış olduğuna dair bir iddiada bulunacak, sonra bu iddiayı ispata elverişli bir şekilde ortaya koyacak, vakıanın somutlaştırılmasından sonra o vakıa için kimin delil ikame edeceği belirlenecektir. Burada pay sahibi genellikle şirket defter ve kayıtlarına dayanacaktır. Mahkemece istenmesi halinde, taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar(HMK m. 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerde ise ilgili kısımların örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK m. 219/2). Pay sahibinin iddiasını ispat açısından, delil olarak gösterdiği bilgi ve belgelerin davalı yönetim kurulu üyesinde olduğuna, mahkeme kanaat getirirse ibrazı için kesin süre verecektir(HMK m. 220/1). Yönetim kurulu üyesi belgeyi ibraz etmezse ve ibraz edememesi konusunda kabul edilebilir mazeret gösteremezse mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda pay sahibinin beyanını kabul edebilir(HMK m. 220/3). Şirket zararlarının ispatına yönelik olarak ticari defterlerin delil olması hususu burada önem kazanmaktadır. Bu hususta ticari defterleri düzenleyen TTK m.64-88 arasındaki maddeler (özellikle de m. 83-86 arasındaki düzenlemeler) dikkate alınmalıdır.

 

[1] Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 3. Bası, Ankara 2015, s.389; Kuru/Arslan/Yılmaz, s.354.

[2] Helvacı, Mehmet; ”Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Farklılaştırılmış Teselsül”, GUHFD,   2013/2, s.80-81; Akdağ Güney, s.75; Çamoğlu, s.18; Yargıtay’ın da aynı yönde kararları mevcuttur. Örnek karar için bkz. “Kural olarak anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamaz iseler de TTK.'nın 336 ncı maddesi hükmü uyarınca şirket alacaklıları, yönetim kurulu üyelerinin kusurlu yönetimi nedeniyle doğrudan doğruya zarara uğramaları durumunda, yönetim kurulu üyeleri aleyhine, hükmedilecek tazminatın kendilerine verilmesi suretiyle sorumluluk davası açabilirler. Bu halde yönetim kurulu üyeleri ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olmadıklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. (Emsal Yarg. 11 H.D. 10.07.2006 T., 2005/8034 E. 2006/8210 K., 23.2.1989 T. 1989/4114 E. 1989/1057 K. )Somut olayda da, alacaklı davacı, davalı şirketin sözleşme uyarınca yapması gereken imalatı yapmadığını, sonradan düzenlenen ek protokol ile edimi ifa edemeyecekleri halde bunu gizleyerek imalat bedeli kadar teminat çekini de vermek suretiyle sözleşmenin ifa edileceği izlenimi vererek zarara uğratıldığını belirterek davalı şirket yöneticilerinin de sorumlu tutulmak suretiyle alacak talebinde bulunmuştur. Davalı şirket yönetim kurulu üyeleri tarafından TTK'nın 306 ve 338. maddelerinde belirtilen sorumluluklarının bulunmadığına ilişkin somut bir delil sunulmamış olmasına göre davanın bu davalılar yönünden de kabulü gerekirken reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur” 15. HD., T.21.12.2011, E. 2011/1593, K. 2011/7756 (Kazancı İçtihat Bankası).

[3] Tekinalp, s.386; Üçışık/Çelik, s. 561; Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s.389.

[4]Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s.390.

[5] Pulaşlı, Şerh, s.1930; Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s.390.

[6] Yasaman, Şerh, s.98; Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s.389; Üçışık/Çelik, s. 562; Tekinalp, s.386.

[7]Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s.389.

[8]Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.391.

[9] Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.391.         

Yorumlar

İletişime Geçin

İletişim Formu

Adresimiz

Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Konak Mah. Kemeraltı 3. Beyler Sok. Danış İş Hanı K. 4 No: 401 Konak/İzmir

Telefonumuz

0232 239 51 88

Mail Adresimiz

info@izmirlawyer.net