Your browser does not support SVG!

blog

 Anonim Şirkette Sermaye Borcunda Temerrüdün Özel Sonucu: Iskat

A. Genel Olarak

Kanun koyucu, pay sahibinin sermaye taahhüdünden kaynaklanan borcunun zamanında yerine getirilmemesi halinde uygulanacak genel hükümler haricinde özel bir yaptırım öngörmek suretiyle, esas sermayenin fiilen ve eksiksiz bir biçimde oluşabilmesi için etkili bir önlem getirmeyi amaçlamıştır. Buna kapsamda, TTK m.482 – 483 hükmü, ıskat prosedürü denilen ve anonim ortaklıklar hukukuna özgü bir hukuk kurumu ihdas etmiştir. Anılan kanunî düzenleme anonim ortaklığa, bu hususta ana sözleşmede herhangi bir hükmün bulunmasına gerek olmaksızın, mütemerrit pay sahibini çıkararak haklarını geçersiz sayma ve halihazırda ortaklığa getirdiği sermayeden mahrum bırakma imkânını tanımaktadır. Bu sayede ortaklık bu surette boşalan pay sahipliği mevkiini, pay bedelini ödeyecek üçüncü bir kişiye tahsis etmek suretiyle, sermayenin mümkün olan en hızlı şekilde tamamlanmasını sağlayabilecektir.

Öğretide günümüzde genel olarak kabul gören görüş, ıskatın anonim ortaklıklar hukukuna özgü bir hukukî kurum olduğu yönündedir. TEKİNALP, ıskatı bu görüşten ayrı tutarak, borçlu temerrüdünün anonim ortaklığın niteliğine uygun yaptırımı olarak nitelendirmektedir. Kanımızca, ıskatın her halükarda pay sahibinin temerrüdünün bir sonucu olduğu dikkate alındığında, hukukî kaynağının anonim ortaklıklar hukuku olduğunu kabul etmek kaydıyla, iki görüş arasında bir farklılık bulunmamaktadır.

Iskat doğrudan doğruya pay sahipliği mevkiinin ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan, esasen bir pay sahibinin hukukî durumuna en ağır müdahale niteliği taşımaktadır. Bu nedenle ıskat sadece TTK m.482 de belirtilen halde ve m.483’de öngörülen usule uyulması suretiyle geçerlilik kazanabilir. Doğurduğu ağır sonuçlar nedeniyle kanunda ıskatı düzenleyen hükümler emredici nitelik taşımaktadır. Söz konusu hükümler malvarlığının korunması ilkesi ile ilgili olduklarından ana sözleşme ile yumuşatılabilmeleri mümkün değildir. Ancak ortaklığın tek taraflı olarak ıskat prosedürünü ortaklık lehine ağırlaştırabileceği düşüncesi öğretide çoğunlukla kabul edilmektedir

B. Iskatın Konusu

Iskatın konusunu pay teşkil etmektedir. Buna göre pay sahibi, “pay”dan ıskat edilir. Iskatın merkez kavramını pay oluşturduğu için, henüz payın oluşmamış olduğu kuruluş ve sermaye artırımı evrelerinde ıskat yoluna başvurulması mümkün değildir. Bu bakımdan ıskat ancak payın oluşumuna vesile olan kuruluş veya esas sermaye işleminin ticaret sicilinde tescili anından sonra uygulanabilir. Bu aşamadan önce sermaye taahhüdü sahibi, borcunu yerine getirmediği durumlarda ıskata gerek kalmaksızın çıkarılabilir

C. Iskatın Uygulanma Koşulu

Yukarıda da ifâde ettiğimiz üzere, yönetim kurulunun mütemerrit pay sahibi aleyhine ıskat kararı alabilmesi için bu konuda ana sözleşmede bir yetki hükmünün bulunmasına gerek yoktur. Bu bakımdan ıskat sermaye borcunda temerrüdün genel sonuçlarından olan cezaî şarttan farklıdır. Iskatın uygulanabilmesi için tek koşul pay sahibinin sermaye koyma borcunda temerrüde düşmüş olmasıdır. Bu sebeple, pay sahibinin ödeme kabiliyetinden ciddi şekilde şüpheye düşen ortaklığın kendisinden teminat istemesi ve bunu elde etmemesi halinde de ıskat prosedürünü uygulanmasına hukuken imkân bulunmamaktadır.

TTK m.482 hükmünde ıskat sadece sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi halinde söz konusu olabileceğinden, pay sahipleri anonim ortaklığa karşı olan tâli yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, ya da borçlarını ödeyemeyecek duruma düştükleri hallerde, ortaklıktan ıskat edilemezler. Aynı şekilde pay sahibinin temerrüt faizini, cezaî şartı veya gecikmeden doğan tazminatı ödememesi sebebiyle ıskat edilmesi de mümkün değildir. Bu hususların ortaklık ana sözleşmesinde ıskat sebebi olarak öngörülmesi halinde dahi ıskat prosedürünün uygulanamayacağı sonucuna varılmalıdır. Zira bu müessesenin amacı mütemerrit pay sahiplerini cezalandırmaktan ziyade, ortaklığın esas sermayesinin fiilen ve eksiksiz oluşturulmasına yönelmiştir. Söz konusu amacın dışına çıkılmak suretiyle ıskatın salt bir yaptırım olarak kullanılması, ortaklıktan çıkarılma yolunu anonim ortaklıklar bakımından kapatan kanun koyucunun amacı ile bağdaşmamaktadır.

Agiolu paylarda, primli kısım da sermaye koyma borcunun kapsamına dahil olduğundan ve oluşturulma ve korunma bakımından esas sermaye ile aynı esaslara tâbi olduğundan, yukarıda belirtilen amaç çerçevesinde, söz konusu primli kısmın îfa edilmemiş olması halinde yönetim kurulu mütemerrit pay sahibi aleyhine ıskat kararı verebilecektir.

D. Iskat Prosedürü

1. Genel Olarak

Iskat prosedürü temel olarak birbirini takip eden üç aşama halinde gruplandırılabilir. İlk adımda Kanunun emrettiği üzere ortaklığın mütemerrit pay sahibine mehil içeren bir ek ödeme ihtarı göndermesi, ikinci adımda ise ıskat kararı alınması ve son adımda ise ıskat edilen pay sahibinin paylarının paraya çevrilmesi yer almaktadır

2. Mütemerrit Pay Sahibine Mehil İçeren Ödeme İhtarı Gönderilmesi

Iskat prosedürü mütemerrit pay sahibine mehil içeren bir ödeme ihtarı gönderilmesi ile başlar. Buna göre, TTK m.483 hükmü yönetim kurulu tarafından mütemerrit pay sahibinin Ticaret Sicili Gazetesi ile ve ana sözleşmenin öngördüğü şekilde ilân suretiyle bir ay içerisinde ödemeye davet ve aksi takdirde haklarından mahrum kılınacağı hususunda ihtar edilmesini ıskat kararının alınabilmesi için kanunî bir şart olarak ortaya koymuştur. Kanun koyucu ayrıca nama yazılı hisse senedi sahiplerine bu davet ve ihtarın taahhütlü mektupla yapılacağını buyurmuştur (TTK m.483). Kanun koyucu TTK m.483’ün öngördüğü ihtarın gönderilmesi için temerrüdün üzerinden ne kadar süre geçmesi ile ilgili herhangi bir hükme yer vermemiştir. Temerrüt ihtarı ile TTK m.483 hükmündeki ıskat ihbarının birleştirilerek birlikte yapılması hukuken mümkün değildir. Bu durumda ıskat ihtarı en erken temerrüt tarihini takip eden gün gönderilebilir.

Iskat ihtarı, ihtar tarihi itibariyle mütemerrit borçlu sıfatını taşıyan pay sahibine veya onun kanunî temsilcisine gönderilir. Bu bakımdan ıskat edilecek mütemerrit pay sahibinin tespit edilmesi gereklidir. Bedeli tam olarak ödenmemiş olan pay henüz devre konu olmadıysa, ilgili pay sahibi ortaklığın pay defterinde belirtilen payı taahhüt eden kişidir.

Iskat ihtarının mütemerrit pay sahibinden temerrüde düşülen pay bedelinin ödemesi talebini zaman, miktar ve îfa tarzı bakımından sarih bir biçimde açıklayacak ve ilgili payı açık olarak gösterecek şekilde kaleme alınmış olmalıdır. Kuşkusuz, ıskat ihtarının içermesi gereken en önemli kayıt ödeme için verilen ek sürenin miktarıdır. Bu süre TTK m.483 uyarınca asgarî bir ay olarak belirlenmiştir. Bir aylık sürenin kısaltılması, Kanun koyucunun borçlu pay sahibi lehine sağladığı asgarî korumanın azalması sonucunu doğuracağından, yukarıda incelediğimiz ıskatprosedürünün emredici niteliği çerçevesinde geçersiz sayılır. Kanun herhangi bir azamî sınır öngörmemiş olmakla beraber, yönetim kurulu tarafından ortaklığın menfaatlerine uygun bir süre tespit edilmesi lazımdır. TTK m.483 uyarınca davet ve ihtar taahhütlü mektupla yapılacağından, süre de en erken mektubun pay sahibine ulaştığı gün itibariyle işlemeye başlayacaktır.

3. Iskat Kararı Alınması

Mütemerrit pay sahibinin, kendisine tanınan asgarî bir aylık süre içerisinde de bakiye sermaye borcunu îfa etmediği takdirde ıskat kararını vermeye yetkili organ yönetim kuruludur. Bununla birlikte ortaklığın iflâs etmesi halinde bu yetki iflâs masasına, tasfiye olması halinde ise tasfiye memurlarına ait olacaktır.

Iskat kararının ne zaman alınacağına ilişkin TTK’da herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Bu bakımdan ıskat kararının en erken mütemerrit pay sahibine taahhütlü mektup ve ilân yolu ile bildirilen ek ödeme süresinin sona ermesini takip eden ilk iş gününde alınabileceği kabul edilir.

Iskat kararı şekil ve nisap bakımından TTK’da yönetim kurulunu kararlarına ilişkin genel hükümlere tabidir. Buna göre ıskat kararı TTK m.390 uyarınca karar defterine yazılıp yönetim kurulu üyeleri tarafından metnin imzalanması suretiyle alınır. Iskat kararı alınacak yönetim kurulu toplantısı, üyelerin yarısından bir fazlasının katılımıyla yapılabilir; karar ise mevcut üyelerin çoğunluğunun oyu ile verilecektir.

Iskat kararı hukukî niteliği itibariyle, pay sahibi ile ortaklık arasındaki hukukî ilişkiyi ortadan kaldıran, bozucu yenilik doğuran bir karardır. Bu bakımdan söz konusu kararın sonuçlarını meydana getirebilmesi için mutlaka mütemerrit pay sahibine ulaşması gereklidir.

4. Iskat Konusu Payın Değerlendirilmesi

Sermaye borcunda temerrüdün anonim ortaklıklara özgü yaptırımı niteliği taşıyan ıskatın temel amacı, yukarıda da izah ettiğimiz üzere, mütemerrit ortak ile sahip olduğu pay arasındaki irtibatı keserek, payın üçüncü bir kişiye satılması vasıtasıyla eksik kalan sermayenin temininin sağlanmasıdır. Bu bakımdan ıskat kararının alınmasını müteakip sahipsiz hale gelen payın sahiplendirilerek yeni pay sahibi tarafından ödenecek bedel ile sermayenin tamamlanması, ıskat prosedürünün son aşamasını ve aynı zamanda da amacını teşkil etmektedir. Yönetim kurulu ıskat kararı almak konusunda takdir yetkisine sahip olmakla birlikte, kararın alınmasından sonra ıskat konusu payı ivedilikle paraya çevirmeye zorunludur

Iskat kararının hüküm ve sonuçlarını doğurması anından itibaren yönetim kurulu payın mümkün olan en kısa süre içerisinde değerlendirilebilmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Yönetim kurulunun payın muhtemel yeni sahip adaylarına ulaşılabilmesi için gerekli işlemleri, söz gelimi bu konuda gazeteye ilân verilmesi veya gerekli görüşmelerin yürütülmesi gibi işlemleri vakit geçirmeksizin yerine getirmesi şarttır.

Yönetim kurulunun ıskat sonucunda sahipsiz kalan payı hangi değer üzerinden üçüncü kişilere satılacağını belirlememiştir. Bu bakımdan yönetimkurulunun satış bedelini, ortaklığın menfaatlerine uygun olacak şekilde, serbestçe belirleyebileceği kabul edilebilir. Elbette yönetim kurulunun ıskat konusu payları mümkün olan en yüksek bedelle satmanın yollarını araştırması ve bu yönde çaba sarf etmesi gereklidir. Bu bakımdan öncelikli olarak payın gerçek bedeli, yani piyasa değeri üzerinden satılması amaçlanmalıdır.

E. Iskatın Sonuçları

1. Iskat Edilen Pay Sahibi Bakımından Sonuçları 

a.Genel Olarak


Iskatın en önemli sonuçlarından bir tanesi, hiç kuşkusuz pay sahibi sıfatının sona ermesidir. Pay sahibi sıfatının sona ermesi ile birlikte kişinin pay üzerindeki mülkiyet hakkı ortadan kalkar ve buna bağlı olarak paydan doğan haklardan faydalanma hakkı da son bulur.

Pay sahibi sıfatının sona ermesi ile birlikte ıskat edilen pay sahibinin elinde olan hisse senetlerini ortaklığa iâde etmesi gereklidir. Pay sahibi bunları ortaklığa iâde etsin veya etmesin, yönetim kurulunun ıskat edilen pay sahibinin ad ve soyadını, ikametgahını, senet karşılığı ödenmiş miktarı yazılı olarak içeren söz konusu senetleri her halükarda iptal ederek payı satın alan kişiye yeni senetler vermesi uygun olacaktır

Iskatın pay sahibi açısından bir diğer sonucu, pay bedeline mahsuben önceden yapılan ödemelerin geriye alınamamasıdır (TTK m.482). Iskat sonucunda pay sahibinin nakdî sermaye borcuna mahsuben yapmış olduğu ödemelerin de boşa gideceği ve artık herhangi bir hak ve sonuç doğurmayacağı, müessesenin niteliği gereği ortaya çıkan doğal bir sonuçtur

Anonim ortaklık ıskat kararını pay sahibinin sermaye borcunda temerrüdüne bağlanan diğer bazı hukukî sonuçlar ile birlikte uygulaması mümkündür. Bu kapsamda ıskat edilen pay sahibinden ayrıca temerrüt faizi ve gecikmeden doğan ve temerrüt faizi ile karşılanamayan ek zararın tazminini istenebilecektir.

b. Yönetim Kurulu Üyeliğinin Durumu

Iskat kararının, ıskat edilen pay sahibinin yönetim kurulu üyeliği üzerindeki etkisinin iki boyutta ele alınması lazımdır. Bunlardan birincisi ıskat kararı ile sahip olduğu tüm payları yitiren pay sahibinin TTK m.359 hükmü uyarınca yönetim kurulu üyesi olarak görev yapabilme imkânını kaybetmiş olmasıdır. Iskat kararının yönetim kurulu üyeliği üzerindeki ikinci ve daha önemli sonucu ise, TTK m.363 hükmünün kıyasen uygulanması sonucunda, ıskat edilen pay sahibinin yönetim kurulu üyeliğinin de ıskat kararı ile birlikte sona ermesidir. TTK m.363 yönetim kurulu üyesinin iflâsı, hacir altına alınması, ağır hapis cezasıyla cezalandırılması, emniyeti suiistimal, hırsızlık veya dolandırıcılık suçlarından mahkum edilmesi yahut üyelik için gerekli kanunî nitelikleri kaybetmesi hallerinde üyeliğinin sona ereceğini öngörmektedir.

2. Ortaklık Bakımından Sonuçları

Iskat kararının ortaklığın hukukî durumu üzerinde doğrudan doğruya yarattığı herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır. Esasen daha önce de belirttiğimiz üzere ıskat ile birlikte ıskata konu olan paylar varlıklarını sürdürdüğünden ortaklık esas sermayesinin miktarı aynı kalır.

3. Pay Bakımından Sonuçları

Iskat edilen ve henüz yeni sahibi tarafından iktisap edilmemiş olan payın hukukî durumu, anonim ortaklık tarafından iktisap edilmiş olan kendi paylarının durumu ile birçok açıdan benzerlik göstermektedir. Öncelikle ifâde edilmesi gerekir ki, iki halde de ilgili paylara bağlı olan hakların ortaklık tarafından kullanılabileceği kural olarak kabul edilmemektedir.

4. Yeni Pay Sahibinin Hukukî Durumu

Iskat sonucu satılan payı iktisap eden kişi, paydan kaynaklanan tüm haklara ve borçlara sahip olur. Yeni pay sahibinin söz konusu hak ve borçları kazanma anı, payların satımının gerçekleştiği andır. Bu tarihten sonra doğacak tüm haklar yeni pay sahibi tarafından bu sıfatına dayanarak anonim ortaklıktan talep olunabilecektir.

Yorumlar

İletişime Geçin

İletişim Formu

Adresimiz

Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Konak Mah. Kemeraltı 3. Beyler Sok. Danış İş Hanı K. 4 No: 401 Konak/İzmir

Telefonumuz

0232 239 51 88

Mail Adresimiz

info@izmirlawyer.net