Your browser does not support SVG!

blog

Hekimin Hizmetten Çekilme Hakkı Var Mıdır?

HEKİMİN HİZMETTEN ÇEKİLME HAKKI

A. Genel Olarak

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine dayalı olarak yayınlanan Çalışan Güvenliği Genelgesi’nin 6. maddesinde ‘‘hizmetten çekilme’’ düzenlenmiş ve açık bir biçimde hizmetten çekilme hakkı tanınmış, buna ilişkin süreç belirlenmiştir.

Genelgenin 6. maddesindeki düzenleme şu şekildedir:

‘‘Sağlık çalışanları, sağlık hizmeti sunumu esnasında şiddete uğraması halinde, acil verilmesi gereken hizmetler hariç olmak üzere hizmetten çekilme talebinde bulunabilir.

Hizmetten çekilme talebi, kurum tarafından belirlenen yöneticiye sözlü veya yazılı olarak bildirilecektir.

Bildirim üzerine yetkili yönetici, olayı derhal değerlendirerek hizmetten çekilme talebinin uygun olup olmadığı hakkında gecikmeksizin karar verecektir.

Yetkili yönetici, hizmetten çekilme talebini uygun bulduğu takdirde hastanın sağlık hizmeti almasına ve tedavisinin devamına yönelik tedbirleri güvenlik tedbirleriyle birlikte alacaktır. Bu kapsamda ilgili hastanın sağlık hizmetini devam ettirecek yeni sağlık çalışanını belirleyecek, kurum içerisinde bunun mümkün olmaması halinde hastanın hizmet alabileceği başka bir sağlık kurumuna sevkini ve hizmet alımını sağlayacaktır. Bu süreç sırasında hastanın tedavisinin aksatılmamasına itina edilecektir.’’

Buna göre, hizmetten çekilmenin tek gerekçesi olabilir. O da, hizmet sunumu sırasında şiddete uğramaktır. Acil hallerde buna rağmen yine hizmetten çekilme mümkün değildir[1].

Meslekleri icabı, hekimler şiddet olayıyla karşılaşmaya oldukça müsait bir konumdadır. Hekimlerin maruz kaldığı bu şiddet olayı; görünmez olabildiği gibi aleni gerçekleşebilir, hafif olabildiği kadar ağır yaşanabilir; bu tarz davranışlarla ara sıra ya da sık sık karşılaşılabilir. Ancak hangi şekliyle ve hangi sıklıkla yaşanırsa yaşansın, hasta-hekim ilişkisinde şiddet olayları oldukça yaygındır. Nitekim yapılan pek çok araştırmada, işyerinde karşılaşılan şiddet olayları bakımından sağlık alanındakilerin diğerlerinin epey önünde olduğu ortaya çıkarılmıştır[2].

Hukuki anlamda ‘‘şiddet’’ten kast edilen fiziki şiddettir. Buna karşılık tehdit ve hakaret bu kapsamda değildir. Bununla beraber sözel şiddetin de bu kapsamda değerlendirildiği görülmektedir[3].

Genelge hükmüne göre, hizmetten çekilme hakkının yalnızca hizmet sunumu esnasında şiddete uğraması halinde sağlandığı görülmektedir. Başka bir deyişle hekimin henüz hizmet sunumuna başlamadan önce gördüğü şiddet hizmetten çekilme hakkına ilişkin düzenlemede yer almamaktadır. Ancak hükmün bu şekilde düzenlenmiş olması, hekimin tedavi başlamadan önce şiddet gördüğü hastayı reddetme hakkının bulunduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Zira tedavi başlamadan önce şiddet gören hekimin hizmetin sunumu esnasında şiddet görmesi de engellenemeyecektir. Ayrıca hekimi şiddet gördüğü hastaya bakmakla yükümlü tutmak, onur kırıcı bir tutum olacaktır. Öte yandan salt hasta değil, hasta yakınları tarafından uygulanan şiddet de hekime hizmetten çekilme hakkı sağlar[4].

Hizmetten çekilme, sağlık çalışanının kendi başına verebileceği bir karar değildir. Şiddete uğrayan sağlık çalışanı, buna ilişkin talepte bulunacaktır. Talep, kurum tarafından belirlenen bir yöneticiye sözlü veya yazılı olarak bildirilecektir[5].

Yönetici, hizmetten çekilme talebine ilişkin karar verecektir. Talep uygun bulunursa, hastanın tedavi hakkı ihlal edilmeyecek, hastanın sağlık hizmeti almasına ve tedavisinin devamına yönelik olarak tedbirler yönetici tarafından alınacaktır. Bunun için hastanın sağlık hizmetini alacağı yeni sağlık çalışanı belirlenecek, kurum içinde bu mümkün olmazsa, başka bir kuruma sevki sağlanacaktır[6].

Burada akla gelen soru, kurum içinde sağlık hizmeti almanın mümkün olmamasının ne anlama geldiğidir. Bu ifadeden aynı uzmanlığa sahip başka bir sağlık çalışanının olmaması anlaşılmalıdır. Ayrıca, diğer sağlık çalışanlarına da şiddet uygulandığı için hastaya bakacak hiç kimsenin bulunmaması da bu kapsamda değerlendirilmelidir[7].

B. Aile Hekimleri Bakımından Uygulama

            Konu 2012 yılında idari yargıya taşınmıştır[8].

            İdare mahkemesi kararına konu olayda, bir aile hekimi, devamlı sorunlar yaşadığı ve hakaretine maruz kaldığı hastasının, listeden çıkarılması için sağlık müdürlüğüne başvurmuş, sağlık müdürlüğü ise bu talebi reddetmiştir[9].

Bu karar aleyhine açılan davada, İstanbul 1. İdare Mahkemesi, ‘‘sağlık hakkı, kişinin toplumdan, devletten sağlığının korunmasını, gerektiğinde tedavi edilmesini, iyileştirilmesini isteyebilmesini, sağlıkla ilgili devlet olanaklarından yararlanmasını, yaşamını sağlıklı şekilde sürdürebilmesini sağlayan en temel insani hak olup, tedavi edecek olan tabiplerin de hastaların arzu, şikayetleri gözetilerek tıbbi kurallar çerçevesinde teşhis ve tedavisini yerine getirmek zorunda olunduğu, yukarıda anılan nizamnamede belirtildiği üzere mesleki veya şahsi sebeplerle tedavinin bitirilmesinden önce hastasını bırakabileceği ancak bu durumda hastasının sağlık açısından tehlikeye düşmemesi, hastalık haklarının korunması gerekmektedir. Dava konusu uyuşmazlıkta, aile hekimi davacı ile hastası arasında karşılıklı yaşanan diyaloglardan ve bu hususta tutulan tutanaktan, hekim hasta arasında olması gereken güven ilişkisinin ve duygusunun zedelendiği, bu durumun sağlıklı ve düzenli bir muayeneye engel olacağı, çalışma barışı ve düzenine zarar vereceği, hastanın kendisini muayene eden hekime güveninin olmaması halinin tedavide olumsuz sonuçlar doğurup ileride telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceği açık olup, bu doğrultuda davalı idarece davacının haklı kabul edilebilecek olan başvurusunun değerlendirilip ilgili hastanın mağduriyet oluşmayacak şekilde aynı aile sağlık merkezi içerisinde bir başka hekim ile değiştirilmesi mümkün iken aksi yönde tesis olunan işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.’’ şeklinde isabetli bir karar vermiştir[10].

Bu karara karşı yürütmenin durdurulması talebiyle temyiz yoluna başvurulması üzerine Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Karardaki gerekçeler şunlardır:

‘‘Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 8. Maddesine göre, kişilere aile hekimini seçme hakkı tanınmasına karşın hekimlere hasta seçme konusunda hak verilmemiştir. Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’ne göre de, hastaya bakmayı reddetme resmi görevin dışında mümkündür. Aile hekimleri ise resmi görevli olduklarından hastaya bakma görevini reddedemezler’’[11].

Çalışan Güvenliğinin Sağlanması Genelgesi’nde düzenlenen hizmetten çekilme hakkının aile hekimleri tarafından uygulanabilirliği mümkün değildir. Bir kez yöneticinin karar vermesi ve sağlık hizmetini verecek yeni sağlık çalışanının belirlenmesi konusunda imkansızlık veya tereddütler olabilir. İkinci olarak, aile hekimleri ile ilgili olarak Danıştay kararında ‘‘Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 8. maddesine göre, kişilere aile hekimini seçme hakkı tanınmasına karşın hekimlere hasta seçme konusunda hak verilmemiştir.’’ gerekçesiyle, hastanın kaydının silinmesine imkan tanınmamıştır[12].

             Bu gelişmeler üzerine Danıştayın kararında işaret ettiği Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 8. maddesinde yeni yönetmelik ile açık bir hüküm sevk edilmiştir[13].

25.01.2013 tarihli Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin 8/2. maddesine göre, ‘‘sağlık hizmeti sunumu sırasında meydana gelen şiddet olayının adli veya mülki idare makamlarınca verilen belgeyle belgelendirilmesi durumunda, aile hekimi veya aile sağlığı elemanına şiddet uygulayan kişinin müdürlükçe mevcut aile hekiminden kaydı silinir. Bu şekilde kaydı silinen kişinin, aynı iş günü içerisinde yeni aile hekimi seçmemesi durumunda ikamet ettiği bölge göz önünde bulundurulmak suretiyle kayıtlı nüfusu en düşük aile hekimine müdürlükçe kaydı yapılır.’’ Böylece mahkumiyet kararı verilmesi beklenilmeksizin, olayın belgelendirilmesi yeterli olacak ve hasta aile hekiminin kaydından silinecektir[14].

 

[1] Hakeri, s. 115.

[2] Türe, s. 333-334.

[3] Hakeri, s. 115.

[4] Türe, s. 334.

[5] Hakeri, s. 115.

[6] Hakeri, s. 115.

[7] Hakeri, s. 115.

[8] Hakeri, s. 115.

[9] Hakeri, s. 115.

[10] İstanbul 1. İdare Mahkemesi, 11.04.2012, 1007/743.

[11] Danıştay 5. Daire, 19.09.2012 tarih 2012/7854 esas nolu kararı.

[12] Hakan Hakeri, ‘‘Yeni Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nde Şiddet Uygulayan Hastanın Kaydının Silinmesi’’, Medimagazin, 18.02.2013, https://www.medimagazin.com.tr/authors/hakan-hakeri/tr-yeni-aile-hekimligi-uygulama-yonetmeliginde-siddet-uygulayan-hastanin-kaydinin-silinmesi-72-64-3380.html, (02.12.2017), (Aile).

[13] Hakeri, Aile.

[14] Hakeri, s. 117.

Yorumlar

İletişime Geçin

İletişim Formu

Adresimiz

Dr. Faik Muhittin Adam Cad. Konak Mah. Kemeraltı 3. Beyler Sok. Danış İş Hanı K. 4 No: 401 Konak/İzmir

Telefonumuz

0232 239 51 88

Mail Adresimiz

info@izmirlawyer.net